Nefes Nedir?

Hayatınızı nefesinizin yönettiğini biliyor musunuz?

Nefes olmazsa hayat da olmaz.

Ancak yaşadığınız hayattan ne kadar mutlu olduğunuz, doyum sağladığınız, sağlıklı bir yaşam sürüp sürmediğiniz nefes alışkanlığınıza bağlıdır.

“Mücadele dolu bir hayat benimki, hem de çok zor” diyorsanız...

Gülüp, eğlenenlere, başarılı olanlara gıpta ederek bakıyorsanız…

Kendinizi şansız buluyor ve kadere yükleniyorsanız…

Nefesiniz hayatınızı nasıl yaşadığınızı söylüyor.

Ve diyor ki...

Nefes alışkanlığını değiştir, hayatın değişsin.

ikbal-kaya-com-tr-nefes

Nefes bir davranış biçimi

Nefes alma şeklinizin bir alışkanlık olduğunu biliyor muydunuz? Nefes bir davranış biçimi aslında. Her gün düşünmeden yapmaya devam ettiğiniz alışkanlıklar gibi...

Kimi sabah kahvesini içmeden kendine gelemez. Kimi “Kahvenin yanında sigarasız asla olmaz” der. Kimi çalışırken müzik dinler. Kimi çıt çıksın istemez.

Bu şekilde alışmıştır ve böyle devam eder. İşte nefesiniz de böyledir. Bazıları sadece göğüs nefesi alır. Nefesi göğsünde hisseder. Bazılarının nefesi karında başlar ve sadece karında hisseder. Diyafram nefesi kullanır.

Nefesi yukarıya, göğse çıkmaz. Kiminin nefesi karında başlayıp göğse kadar çıkar. Kimi derin nefesler alır, kimi sığ, kimi ise hızlı. Bunlardan sadece birini kabul edip alışkanlık haline getirdiyseniz eğer tek tip nefesle rutin ve zorlayıcı bir hayat yaşıyorsunuz demektir.

Peki...

Nefes alışkanlığınızın ne olduğunu nasıl anlarsınız? İsterseniz hayatınıza bakın, şikayet ettiğiniz, sıkıldığınız yapmak isteyip de yapmadığınız şeyler var mı? Varsa, nefesinizde aynı tip tekrarlayan bir alışkanlık geliştirmiş olmanız mümkün.

Doğru nefes alıyor muyum?

İşin aslı, yanlış nefes yok. Öğrenilecek doğru bir nefes tekniği de yok. Sadece öğrenilmiş disfonksiyonel (bozuk) nefes alışkanlığı var. Burundan alınan nefes doğrudur diyemeyiz. Diyafram nefesi doğrudur.

Ben göğüs nefesi alıyorum bu yanlıştır da diyemeyiz. Bunların hepsi doğru ve bunların hepsi yanlış da olabilir.

Sorun şu:

Tek tip nefes alışkanlığını doğru zannederek hayatınızı o alışkanlıkla sürdürüyor olmak…  Çocuklukta yaşadığımız deneyimlerden dolayı edindiğimiz nefes alışkanlığını bir ömür boyu kullanarak sürdürmeye devam ediyoruz.

Nasıl mı?

Çocukken diyelim ki bir şeyden korktunuz ve o anda nefesinizi tuttunuz. Nefesinizi tutunca korkunun geçeceğini düşündünüz ve buna inandınız.

Suçlamaya gerek yok, kendinizi korumak için yaptınız. İşin aslı şu ki, her korktuğunuzda, küçük büyük tüm korkularınızda nefesinizi tutmaya başladınız. Kendi kendinize limitleyici bir nefes alışkanlığı geliştirdiniz.

Bu, sadece bir tanesi…

Bu alışkanlık yüzünden hücrelerinize yeterli derecede oksijen gitmiyor biliyor musunuz? Yeterli derecede oksijen gitmediğinde başınıza gelebilecek birçok hastalığa zemin hazırlarsınız.

Algınız bozulmaya başlar. Dikkatinizi toparlayamazsınız. Başınız sebepsiz yere ağrır. Kendinizi hiçbir şey yapmadığınız halde yorgun hissedersiniz. Bir anda hayatı anlamsız ve kendinizi mutsuz bulursunuz.

Doğru nefes alışkanlığı nasıl kazanabilirim?

Solunuma müdahale etmediğinizde zaten doğru nefes alışkanlığına sahipsiniz.

Peki, bu ne demek?

Aslında beyin sapı solunumu mekanik olarak yapıyor. O, spor yaptığınızı biliyor ve mekanik olarak solunum hızlanıyor. Dinlendiğinizi biliyor, derinleşiyor ve sığlaşıyor.

Bir şeye konsantre olduğunuzda çalıştığınızı da biliyor ve solunumunuzun hızı daha farklı oluyor. Aslında her şeyi çok iyi bilen mekanik bir sistem var.

Her şey kendiliğinden oluyor.

Ancak zihne bir düşünce düştüğünde ve bu düşünce geçmişten gelen bir ‘keşke’ ya da ‘suçluluk’ duyguları ise işin içine nefes giriyor ve solunumu sabote ediyor.

Nefesinizi tutuyor, limitliyorsunuz.

Zihne gelecekle ilgili bir kaygı düştüğünde, “Ne olacak bu işin sonu?” gibi, işte o zaman nefes göğüste hızlı bir şekilde atmaya başlıyor.

Nefesiniz ağzınızda hissediyorsunuz adeta. Ortada hiçbir şey yokken, dinlenmeye çekilmişken, belki de uykuya hazırlanıyorken…  Solunum sizi uykuya geçeceğinizi düşünerek nefesinizi sığlaştırıp derinleştirmek isterken…

Siz bir anda o gün olan bir şeyi hatırlayıp gerilmeye başlıyorsunuz.

Sinirlendikçe, öfke duydukça, “Bana bunu nasıl yaptı?” ya da “Ben bunu neden düşünemedim?” dedikçe nefes hızlanmaya başlıyor. Bir türlü uyuyamıyor ve dinlenemiyorsunuz.

Çünkü zihin devrede ve solunuma müdahale etti. Nefes kendiliğinden olmayı bıraktı, nefesi siz yapar duruma geldiniz.

 

Ona izin vermiyorsunuz.

Zihniniz nefesinize müdahale etmediği sürece doğal nefes alışkanlığı kazanabilirsiniz.

Öğrenilmiş bozuk nefes alışkanlığınızı da yapacağınız düzenli nefes seansları ve koçlukla desteklenen çalışmalarla yeniden çocukluğunuzdaki doğal nefesinize döndürebilirsiniz.

Bu demek değildir ki...

Bir daha öfkelenmeyeceğim.

Öfke tabii ki hayata dair bir duygu, olacak.

Ancak öfke konusu her neyse bittiğinde nefesiniz eski haline kendiliğinden dönecek, sakinleyecek. Sürekli aynı nefes alışkanlığını sürdürmeyecek. Anı yaşadığınızda nefesiniz de anı yaşar ve ona göre tepki verir.

Nefes seansları size nefesinizdeki doğru bildiğiniz bozuk nefes alışkanlıklarını gösterir ve yeniden düzenler. En iyisi bir nefes koçuna nefes analizi yaptırın.

Nefesiniz size sizi anlatsın.

Nefesiniz mucizeniz olsun.