Bazen istersin, hem de çok istersin, gözün hiç bir şey görmez, kimi zaman tutturursun yıllarca. “O” dersin “Onu istiyorum” 
Yapacak bir şeyin de kalmaz her şeyi de denemişsindir.
Gözünü o noktadan bir an bile ayırmadan beklersin adına da sabır dersin.
Yanlış kapıda bekliyorsan sabır mükafatını verir mi?
Verdiği sadece dersler olur tabi ki onu da alabiliyorsan.
Öyleyse…
Gözünü her neye diktiysen çevir başını gör bak nice kapalı gibi görünen açık kapılar var.

Ne de güzel demiş Mevlana:
“Kapı açılır, sen yeter ki vurmayı bil! Ne zaman, bilmem! Yeter ki o kapıda durmayı bil!”

“Vurmayı bilmek” de gizlidir asıl anlam.
İnatla, hırsla vurulan kapı açılır mı?
Açılacak olan kapıyı bir kere vurursun, sakince o ses duyulur merak etme.
Beklersin bir süre, açılmıyorsa…
Teşekkür edersin ve başka bir kapı vardır gelmeni bekleyen.
Sen sessiz, sakin, şükürle, sükûnet için de hareket ettiğinde yöneldiğin doğru kapıdır. İşte o kapı açılır.