İş Hayatı, Stres ve Nefes
Hepimiz, hayata doğal nefese sahip olarak, yani açık bir nefesle geliyoruz.
Daha sonraları hayatın içinde nasıl bazı alışkanlıklara sahip oluyorsak nefes alıp verişimizde de farklı alışkanlıklar ediniyoruz.
Daha doğrusu, tek tip nefes alışkanlığını doğru kabul edip onu kullanıyoruz.
Sadece diyafram nefesi, göğüs nefesi, hızlı nefes ya da derin sığ nefes almak gibi.
Bunlardan birini sürekli kullanıyor haline gelmek, kendi kendimize doğru olmayan ‘disfonksiyonel’ dediğimiz bozuk nefes alışkanlığı geliştirmemize sebep oluyor.
Aslında biz izin verdiğimizde bu bahsettiğim tüm nefes şekillerini gün içinde kullanıyoruz.
Mekanik olarak doğal ve kendiliğinden…
Ancak bunlardan birini alışkanlık haline getirdiysek o zaman nefesi yapma durumuna getiriyoruz.
Nefese izin vermiyor, müdahale edip limitliyoruz, sınırlıyoruz.
Peki, bu nasıl oluyor?
Hepimizin hayatı koşturmacayla geçiyor.
Hele ki bu, iş hayatıysa…
Aniden çıkan projeler, yetiştirmeye çalıştığınız işler, yetişmeye çalıştığınız toplantılar, sürekli telefon trafiği ve üstünüzün sizden bitmek bilmeyen istekleri, beklentileri…
İşte; durum böyle olunca kendinizi boğuluyormuş gibi hissediyor, yüreğiniz ağzınızda nefes alıyorsunuz.
Her şey üzerinize üzerinize geliyor, kaçmak ve kurtulmak istiyorsunuz.
Kendinizi kapana kısılmış gibi hissediyorsunuz.
Bunları birçoğumuz yaşıyoruz.
Hatta panik atağa, geçmek bilmeyen şiddetli baş ağrılarına kadar gidiyor bu durum.
Teşhisi de koymakta zorlanmıyoruz: “Çok stresli bir iş hayatım var.”
Kimin yok ki?
Bir düşünün; çalıştığınız ortamda aynı sorumluluklara sahip, ancak işini rahat ve kolaylıkla yapan, zamanla kavgalı olmayan ve gerçekten de işini tam da olması gerektiği gibi yapan kişiler yok mu?
Var olduğuna eminim.
Kabul etmek biraz zor ama bu şekilde çalışanlar da var.
Şimdi diyeceksiniz ki, “Onlar da çok rahat canım!”
Gerçek olan şu ki, onlar rahat ama nasıl rahatlar biliyor musunuz?
Nefesleri rahat, açık ve limitsiz, akışta…
Ne mi demek istiyorum?
Siz bir işe başlarken ve yetiştirmeye çalışırken farkında olmadan geliştirdiğiniz nefesteki bir davranış biçimini kullanıyorsunuz.
Nefesinizi tutmak gibi…
Ya da çok sık nefes alıyorsunuz.
O an stresle mücadele etme çabanız nefesinizi kontrol etmenize sebep oluyor.
İşte bu durum bütün her şeyi karıştırarak sizi daha da stresli yapıyor.
Dikkatiniz dağılıyor, konsantrasyonunuz azalıyor ve kaçıp gitmek istiyorsunuz.
O, “Rahat” dediğiniz arkadaşınız ise karşısına bir iş çıktığında, yetiştirmesi gereken bir proje olduğunda nefesine müdahale etmiyor.
Nefesini tutmuyor. Hızlı nefes alıp vermiyor.
Akışa izin veriyor. Nasıl olması gerekiyorsa o şekilde nefes alıyor.
Stresten korkmuyor, kaçmıyor.
Çünkü bu, hayatımızın gerçeği.
Strese hazırlanamazsınız.
Sadece stres yaratan durumlarda nefesinize izin verin, kendiliğinden kolayca aksın!
Ne yapmalı?
İlk önce baş edemeyeceğiniz bir durumla karşılaştığınızda (aniden çıkan bir iş haberi gibi) nefesinizi kontrol edin.
Ne yapıyorsunuz? Nefesinizi tutuyor musunuz?
Bir bakın, nefesinizi tuttuğunuzu fark edeceksiniz.
Nefesinizi tuttuğunuzda ise yeterli oksijen miktarını alamadığınız için vücuttaki ph değeriniz dengesini kaybedecek ve siz kendinizi daha işe başlamadan yorgun ve bıkkın hissedeceksiniz.
Konsantrasyonunuzu sağlayamayacak, üzerine de şiddetli baş ağrıları eklenecek.
Bu durum nasıl düzelir?
İlk tavsiyem nefesinizi tuttuğunuzu hissettiğiniz zamanlarda nefesinizi rahat bırakın. Oksijene izin verin. Hücreleriniz yenilensin ve canlansın.
Nefesinize izin verdiğinizde, akışta olduğunda işleriniz kısa sürede kolay ve tam da beklediğiniz gibi sonuç alır.
Daha detaylı bilgi için ise bir nefes koçu ile görüşüp nefes analizi yaptırarak nefesteki davranış biçiminizi öğrenin.
Nefes seanslarıyla da nefesinizin açık ve kendiliğinden olmasını sağlayın.
Bu durum gerçekleştiğinde ise stres mi?
Kim korkar, başımın üstünde yeri var.
Kısacası stres bir yere gitmiyor, o hep var.
Siz ona karşı davranış biçiminizi değiştirin.