Bazen, akışına bırakmak gerekir; yaprakları, suyu, mevsimleri, olayları, insanları…
Ve bekleyip görmek gerekir sonuçları…

Şems-i Tebrizi

Hiç dereye düşen bir yaprağı izlediniz mi?
Dalından düşen yaprak derenin içinde dans ederek yol alır. 
Ta ki karşısına bir dal parçası çıkana kadar.
Dal onun ilerlememesi için önüne set çeker.
Yaprak ne yapsın, mecbur bekler.

Arada suyun gücüyle kurtulacakmış gibi olur ama bir türlü kıpırdayamaz yerinden… 
Etrafı seyreder, yanından geçip giden yapraklara bakar.

“Neden ben?” demez, suya güvenir.
Gün gelir rüzgarlar sert esmeye başlar. 
Dal yaprağın önünde daha fazla duramaz, çekilmek zorunda kalır.
Onu orada tutabilecek gücü kalmamıştır, çekilir önünden.
Yaprak tekrar dans ederek keyifli gezisini sürdürür. 
Nereye gittiğini bilmez. 
Yolculuğunun ne zaman biteceğini de… 
Onun işi su ile akmaktır.
Bu sefer de büyük bir kaya parçası çıkar karşısına. 
Takılmadan geçmek ister ama nafile. 
Kaya onu geniş gövdesiyle karşılar:

“Dur bakalım nereye?”
Yaprak sessiz kalır, susar.

Ona yine beklemek, sabretmek düşer. 
“Kim bilir bu zamana kadar kaç yaprak takıldı ama geçti?” diye düşünür. 
Yağmurlar başlar, öyle çok yağar ki, dere kabarır.

Kayanın üzerinden usulca kaymaya başlar.

Yaprak onca zaman bekleyerek kaybettiği zamanını şimdi daha hızlı bir şekilde yol alarak telafi eder.
“Nereye gidiyorum ben?” diye sormadan da edemez kendine.
Yolculuk öyle heyecanlıdır ki, nereye gideceğinin pek de önemi kalmaz. 

Yoluna çıkan her engel ona yeni bir şey öğretir.
Her şey yolunda sakin sakin giderken, keyifliyken…
Bir gün insanoğlu ile karşılaşır.

O ana kadar her engeli sabrıyla, güvenerek, bırakarak, umut ederek aşmışken…

Dere kenarında gezinen insanoğlunun elini suya daldırıp yaprağı hoyratça çıkarmasıyla yolculuk bir anda duruverir.

Yaprak ilk defa korkmaya başlar. 
Doğasından uzaklaşmıştır.

Çırpınır, parçalanır ufalanır. 
Suya bir daha da kavuşamaz.

Hikayesi biter.

İşte bizler de yaşadığımız olaylarda akışta kalabilsek, müdahale etmeden kontrol duygusunu bırakarak teslim olarak güvensek… 
Yol bizi götürür. 
Kimi zaman duraklayarak, kimi zaman da hızlıca ilerleyerek.
Teslimiyet ne büyük sınavdır bir gün mutlaka herkesin tabii olduğu…

                                                                                    İkbal Kaya